Skip to main content

Bergama tarih boyunca öne çıkan kültür sanatlarından biri konumunda oldu. Antik çağda Pergamon olarak bilinen şehir Roma egemenliği döneminde Helenistik Pergamon Krallığının başkenti olmasının yanında değişen iktidar dinamiklerine rağmen MÖ 2. Yüzyılda şehircilik, sanat, mimari ve hükümet yapısı alanlarında Anadolu’da çok önemli izler bırakmıştır.

Antik çağlardan bu yana kültür sanat alanındaki hafızasını koruyan Bergama’da bağımsız mekan yetersizliğini gidermek ve kültür sanat hayatına katkıda bulunmak isteyen 25 gönüllünün kolektif çabasıyla Odeon Pergamon Kültür Sanat Alanı kuruldu. 2022’de kapılarını açan alan bugün, aradan bir sene geçmeden Bergama’da kolektif çabanın, sanatın, kültürün, dayanışmanın yaşatıldığı ve paylaşıldığı bir yer haline geldi.

Kar amacı gütmeyen açık sahneli bir mekan olan Odeon Pergamon sergiler, film gösterimleri, tiyatro oyunları, dinletiler, performanslar, panel, seminer, söyleşi ve konferanslar, imza günleri ve atölye çalışmaları için Bergamalılara olanak sağlıyor.

Dayanışmayı, kapsayıcılığı ve katılımcılığı önemseyen kolektifin ilkelerine uyan ve kültür sanatla ilişkilenen tüm etkinliklere açık olan mekanın gönüllüleri Ülke genelinde yaşanan siyasi ve kültürel daralmanın yarattığı sıkışmışlıktan kurtulmak için bağımsız alanların varlığına ihtiyacımız var’ diyor ve kolektif destek ve gönüllü emeğin yaratıcı ve dönüştürücü gücüne hala inandıklarını söylüyor.

AçıkALAN projesi ekoloji odağında kamusal sanat performanslarının ilkini Bergama’da Ne Yerde Ne Gökte Derneği ortaklığıyla Odeon Pergamon’da 10-24 Haziran arasında gerçekleştirecek. Projenin değerleri gibi “katılımcı”, “kamusal” ve “diyaloğa açık olan” kolektif çabanın ürünü bu alanın oluşum hikayesini gönüllülerden dinliyoruz:

Nasıl bir ihtiyaçtan doğdu bu girişim?

-Odeon Pergamon Kültür Sanat Alanı, 2019’da Bergama Çevre Filmleri Festivali’nin düzenlenmesine katkı veren bir grup kültür sanat emekçisi ve izleyicisinin sonraki dönemde kopmayan bağları sayesinde öncelikle bir fikir olarak gelişti. Uzun zaman kendi içimizde sürdürdüğümüz yapısal ve ilkesel tartışmaların sonunda da yirmi beş kişilik bir kolektif olarak, yerelde kültür sanat alanındaki mekan yetersizliği ve ihtiyacını gidermek için kültür sanat üreticileri ve izleyicilerine alan açan, bağımsız bir kültür sanat mekanı hayal ettik. Ülke genelinde yaşanan siyasi ve kültürel daralmanın yarattığı sıkışmışlıktan kurtulmak için de bağımsız alanların varlığına ihtiyacımız var. Odeon Pergamon’un dayanışmacı, kapsayıcı ve katılımcı bir anlayışla yol alarak kente yeni bir soluk katacağına inanıyoruz.

İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük şehirler dışına çıkıldığında kültür-sanat alanı yerelde öncelikli ihtiyaçlar listesinde daha gerilerde bir yerde. Yerelin bu bağlamdaki ihtiyaç veya taleplerine dair izlenimleriniz neler?

-Bergama insanının hayatında nitelikli üretimlerin her zaman yeri var. Geçtiğimiz yıllar içerisinde bunun birçok örneğini gördük. Bergama Çevre Filmleri Festivali, Bergama Tiyatro Festivali, bazı sergiler, konserler büyük ilgi gördü. Popüler kültürün dayattığı vasat, hiçbirimiz için teslim olunacak bir nokta değil. Zihinsel kuşatılmışlıktan rahatsız olan geniş bir kesim olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Farklı sesleri, farklı sözleri işitmek istiyor insanlar; hatta nefes almak için buna ihtiyaçları var.

Özellikle giderek ağırlaşan bir ekonomik krizin içindeyken, üstelik kültür ve sanat hayatına yönelik baskıların, yasaklamaların arttığı bu dönemde böyle bir projeyi yaşama geçirme cesaretini nereden buldunuz?

-Bu girişimin aslında bir cesaret gösterisi olmadığını söylemek lazım. En doğal ihtiyaçlarımızdan biri bu. Varlığımızı anlamlandırmak, kendimizi ifade etmek, yan yana durmanın verdiği enerjiyi kullanarak hayata tutunmak…

Bunların önünde engeller varsa, baskılarla karşılaşıyorsak tam da bu noktada hareket etme zorunluluğu doğuyor. Kenara çekilmek değişimin bir parçası olamaz. Sorunun üstüne gitmek sorunu ortadan kaldırmanın tek yolu. Sessizliği ya da tek sesliği aşmak, dönüştürmek için sözümüzle yolda olmamız gerekiyor. Biz ülkenin tüm olumsuz koşullarına ve ekonomik çıkmazlarına rağmen kolektif destek ve gönüllü emekle bunu yapabileceğimize inandık çünkü kültür sanatın dönüştürücü ve sağaltıcı gücünün farkındayız.

Bergama’da mevcut kültür ve sanat ortamına dair gözlemleriniz neler? Odeon Pergamon bu ortama ne gibi katkılar sunmayı hedefliyor?

-Süreç içerisinde şunu gözlemlediğimizi söyleyebiliriz: Bergama insanının kültür ve sanat alanındaki ihtiyaçlarını karşılayabilecek çeşitlilikte olanaklar maalesef yok. Yerel belediyeler de bu çeşitliliği sağlayabilecek vizyon ve organizasyona ne yazık ki sahip değiller. Üstelik belediyelerin bu alandaki eksiklikleri gidermek gibi bir görevleri de olmamalı. Yerel yönetimler daha çok bu alandaki altyapı ihtiyaçlarını karşılayıp içerik üreticisi olmaktan çıkmalılar.

Kültür sanat üretimleri ile izleyicinin buluşmasını mümkün kılacak sağlıklı buluşma ortamlarını oluşturmak, bu buluşmaların zeminini hazırlamak dışında bir işlev üstlenmemeliler. Özgür, bağımsız, çok sesli üretimler ve bunların paylaşımı kamu kurumlarının kontrolcü tavırlarıyla bir arada var olamıyor.

Bu nedenle bağımsız oluşumların ve üretimlerinin özgürce paylaşılabileceği alanların varlığı hayati önem taşıyor.

Odeon Pergamon’un yatay olarak örgütlenmiş bir kolektifin zihnen özgür, çok yönlü ve dayanışmacı yaklaşımıyla mekânı açık mekân olarak tarif etmesi sayesinde Bergamalılara geniş bir ufukta buluşma olanağı sunacağına inanıyoruz.

Odeon Pergamon için seçilen mekanın bir hikayesi var mı? Seçilen mahalleyi, mekanı biraz anlatır mısınız?

-Odeon Pergamon, Bergama’nın antik döneminde önemli bir işleve sahip iki odeon’dan birinin hemen arkasında yer alıyor ve zaten adını da ondan alıyor. Günümüzden iki bin yıl önce başta müzik dinletileri olmak üzere çeşitli sahne sanatlarının sergilendiği ‘odeon’ adı verilen bir yapının kalıntılarıyla neredeyse sırt sırtayız. Bu güçlü tarihi bağları da hep hatırda tutarak, insan var oluşunun en önemli parçalarından biri olan sanatsal üretim ve tüketimin devamlılığına atıfta bulunuyoruz.

Eski Yahudi mahallesinin kıyısındaki Odeon Pergamon, Roma’nın, Bizans’ın, Osmanlı’nın ve Cumhuriyet Türkiyesi’nin katmanlar halinde iç içe geçtiği, hepsinin ve daha fazlasının kültürel mirasını taşıyan kentin neredeyse tam kalbinde yer alıyor. Bu nedenle mekânın konumu da bize büyük heyecan veriyor. Zamanlar arası, geçmişe takılıp kalmamış ancak bağlarını da koparmamış, geleceği kuracağına inandığımız özgür iradenin bir parçası olarak kurgulanan Odeon Pergamon’a son derece uygun bir mekânda faaliyette bulunacağımızı rahatlıkla söyleyebiliriz.

Kolektif bir anlayışla, kar amacı gütmeyen bir yapıda faaliyetlerinizi sürdürmeyi planlıyorsunuz. Bu yapıya katkı sunan kişi ve kurumlar kimler oldu? Bu girişime maddi destek sunmak, ya da gönüllü katkı vermek mümkün mü ve nasıl?

-Odeon Pergamon bir kolektif mekân. Başta da söylediğimiz gibi 25 bileşeni var. Fakat yola çıktığımız andan itibaren bu sayıdan çok daha fazla destekçimiz ve takipçimiz oluştu. Sadece Bergama’dan değil, farklı şehir ve ülkelerde yaşamını sürdüren birçok destekçimiz var. Destekçilerimiz sadece bireysel olarak yanımızda duruyor. Kurumsal desteklere sıcak bakmıyor, bağımsızlığımızı zedeleyecek kurumsal işbirlikleri yapmıyoruz.

Bu noktada istisna olarak görülebilecek tek bir kurum var. Kolektifimizin bileşenlerinin önemli bir kısmı, Bergama’da kurulmuş olan Ne Yerde Ne Gökte Derneği’nin üyeleri durumunda. Öte yandan Ne Yerde Ne Gökte Derneği’ni bir çatı kurum olarak görmüyoruz. Buna iç içe olmak, diyebiliriz belki de. Odeon Pergamon’a destek olmak isteyenleri derneğe yönlendiriyoruz. Gönüllü katkılar içinse Odeon Pergamon Kolektifi’nin bileşenleriyle bağlantı kurmak yeterli.

https://www.odeonpergamon.com/

*Bu yazıda Ajans Bakırçay’ın Özgür Duygu Dursun tarafında 29.08.2022 tarihinde yayımlanan röportajından yararlanılmıştır.

Ropörtajın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

açıkALAN

Kamusal ve katılımcı performans tasarımları.

Leave a Reply