Skip to main content

Kamusal Sanat

“Kamusal Sanat”, kamusal alanda, kamuya açık sunulan bir sanat eserini tanımlamanın yanı sıra, kamuyu ilgilendiren kavramlar ya da olayları tartışan bir bakış açısını da anlatıyor. “Katılımcı Sanat” ise sadece sanat eğitimine erişimi olan ayrıcalıklı bir azınlığın değil, herkesin yaratıcı olabildiği bir sanat anlayışına vurgu yapıyor.

Ülkemizde, akademik çevreler dışında pek bilinmeyen kamusal sanat ve katılımcı sanat kavramları, Avrupa ve Amerika’da yaklaşık 30 yıldır tartışılıyor ve uygulanıyor. Türkiye’de, özellikle tiyatro alanında sanat ve sanatçı hala kutsal kavramlar olarak görülüyor ve sıradan insanların sanat üretimlerinin ciddiye alınamayacak amatörlükte olduğu varsayılıyor. Performans alanında, 2000’lerden bu yana, bu yaklaşımı değiştirmeye yönelik üretim ve organizasyonlar yapıldıysa da kalıcı bir etki yaratmak henüz mümkün olamadı.

Çok az sayıda örnek içinde Şule Ateş’in 2004’te Diyarbakırlı gençlerle yaptığı ‘Kasım ile Nasır’, 2006’da Kuştepeli Roman gençlerle yaptığı ‘Uzun Yol – Türkiyeli Romanlar Hakkında Belgesel Oyun’ ve 2010 tarihli Tevhid/Oneness – Alevi İnancı Üzerine Güncel Bir Performans ile Tuğçe Tuna’nın ‘Engelli Bedenlerle Dans’ çalışmalarını sayabiliriz.

Oysa katılımcı ve kamusal sanat çalışmaları, ana arterlerin dışındaki kitlelere temas edebilen ve böylece sanatın değişim yaratma gücünü en iyi şekilde değerlendiren sanat uygulamaları olarak, özellikle Avrupa’da hak temelli kültürel ve sanatsal çalışmaların merkezinde yer alıyor. Dezavantajlı kurumların sanata erişimini, kültürler arası diyaloğu ve sosyal uyumu hedefleyen sanatsal çalışmalar olarak ciddiye alınıyor ve kabul görüyorlar. Türkiye’de sanatın bu iyileştiren, birleştiren, diyaloğu, diğerini anlamayı ve kabul etmeyi teşvik eden gücüne her zaman ihtiyaç duyuyoruz.

KATILIMCI OL!

Bergama, Kaş, Hemşin ilçelerinde yaşayan ve çevre mücadelesiyle bağlantılı, öncelikle yerelde yaşayanlar olmak üzere yaş bağımsız herkes başvurabilir.