Skip to main content

Kamusal sanat duyguları uyandırma, hikayeler anlatma ve değişime ilham verebilecek konuşmaları topluma, toplumun gücüyle ilham verebilen sanattır. Tüm dünyayı ilgilendiren iklim krizi karşısında birçok sanatçı ve kuruluş farkındalık yaratmak, sürdürülebilir uygulamaları ve eylemi teşvik etmek için kamusal sanata yönelmekte. Kamusal sanatın sınıf tanımadan toplumdaki her bireye ulaşma gücü, toplumsal meseleleri kapsayıcı bir şekilde ele alabilmesi ve sorunları görünür kılarak çözüm üretimine açık hala getirmesi sebebiyle kamusal ve katılımcı sanatın rolünü genişletmenin açıkALAN projesi ekibi olarak esas olduğunu düşünüyoruz.

Bu bağlamda ekolojik mücadelelerin ortak hafızasını kullanarak kamusal sanat atölyeleri gerçekleştireceğimiz Hemşin-Bergama ve Kaş’taki iştirakçi kurumlarımıza sanatın iklim krizi ile nasıl ilişkilenebileceğine dair sorular sorduk. Hemşin Yaşam Derneği’nden Tuğba Yazıcı, Bergama Ne Yerde Ne Gökte Derneği’nden Umut Aslan ve Kaş Çevre ve Kültür Derneği’nden Ahmet Akoy yanıtladılar:

Kurumunuzdan biraz bahsedebilir misiniz? İklim krizine karşı yerelde nasıl mücadeleler yürütülüyor, bu mücadelenin toplum tarafından benimsenmesi ve desteklenmesi için sanat nasıl kullanılıyor?

Tuğba Yazıcı: Hemşin Yaşam Derneği 2015 yılında çevre odağında kurulmuş bir dernek. Zaman içinde çevre mücadelesinin sadece çevre odağında yapılabilecek bir iş olmadığını görerek kadın çalışmaları, çocuk çalışmaları, kırsal kalkınma gibi yereldeki yaşamı güçlendirecek diğer çalışmalara da yönelmiştir. Hemşin, iklim kriziyle mücadele anlamında yeni yaklaşımlara daha hızlı uyum sağlayabilecek bir konumda. Öncelikle organik tarım yapılan tarım kimyasallarının olmadığı bir coğrafya ve kısmen de olsa geleneksel tarım devam ediyor. Toprak sağlığının devam etmesi ve sürdürülebilir gıda için önemli bileşenlere sahip. Hala yerli tohumlarla aile ölçeğinde üretim var. Biz de dernek olarak bu avantajlı durumları kullanarak tohumların ve yerli türlerin devam ettirilmesi yönünde çalışmalar yaptık. Bunun yerelde bir karşılığı da var. Yaptığımız çalışma ile yerel meyve fidanlarını artırıp yerli tohumlarla üretim yapma isteğini canlandırdığımızı düşünüyoruz. Bunun yanı sıra kadın girişimi bir kooperatif kurarak yetiştirdiğimiz çayın katma değerini artıracak butik bir çay işleme atölyesi kurduk. Tarım kimyasallarından uzak olan çay yapraklarını elle toplanıp elle işleyerek dünya standardında çay çeşitleri üretiyoruz. İklim kriziyle mücadelede yerelde üretim yapan toplulukların güçlenmesi yerelin kendi kendine yetebilir hale gelmesi büyük önem taşıyor. Biz de bu anlamda bir girişim başlattık. Farklı yerellere rol model olabilecek bir köy modeli ortaya koymaya çalışıyoruz.

Yerelde iklim değişikliği ve çevre farkındalığı oluşturmak için çocuk ve kadın çalışmalarımız oldu. Drama etkinlikleriyle çocuklara çevre farkındalığı kazandırmaya çalıştık. Çocuklarla yapılan çalışmaların yetişkinleri de birleştirme gücü var. Yaptığımız çalışmalara ebeveynler de izleyici olarak katılıyorlar ve çocuklarının öğrendikleri onları da etkiliyor. Plastik poşet kullanımını azaltmak için daha yetişkinlerle bez çanta boya atölyeleri gerçekleştirdik. Herkes kendi kullanıcı bez çantasını boyadı ve kullanmaya başladı. Topluluğun tamamını değiştiremesek de değişimi başlatmak için küçük dokunuşlarda bulunuyoruz. İnsan kaynağı ve bütçe yaratabildiğimiz sürece de bu çalışmalara devam etmeyi hedefliyoruz.

Sanatın iklim kriziyle mücadele etmek için farklı insan gruplarını bir araya getirmede rol oynayabileceğine inanıyor musunuz? Sanatın hangi yönleri tüm dünyayı ilgilendiren meseleler karşısında kültürler arası anlayışı teşvik eder?

Tuğba Yazıcı: Sanatın sadece iklim kriziyle mücadelede değil, diğer pek çok konuda farklı insan gruplarını bir araya getirerek değişim gerçekleştirmek için önemli bir rol oynayacağına inanıyoruz. Sanatın dikkat çekici, vurgulayan ve açıklıkla sergileme cesaretini gösteren yönü bireyleri ve toplulukları harekete geçiriyor. Kültür, dil ve anlayış farklılıkları çoğu zaman toplulukları birbirinden uzaklaştırırken sanatın ortak dili birlikte hareket etmeye teşvik ediyor. Bir müziğin melodisi, bir görsel eserin teması, bir sahne performansının beden dili kültürler arası bir köprü oluşturuyor. Farklı kültürlerden oluşan bir orkestranın aynı parçayı çalabilme becerisi, meselelerle mücadele etmede de aynı ahengi yakalayabilmeye yardımcı oluyor.

Umut Aslan: Evet, sanatın iklim kriziyle mücadelede farklı insan gruplarını bir araya getirmede önemli bir rolü olduğuna inanıyorum. Sanat, duygusal ve estetik deneyimler sağlayarak insanları etkileyebilir, düşündürebilir ve ortak bir paydada birleştirebilir. Sanat, dil ve kültürel farklılıkların ötesinde evrensel bir iletişim aracıdır. Müzik, resim, dans, tiyatro gibi sanat formları, duyguları ve deneyimleri paylaşma ve anlatma konusunda sınırları aşabilir. Bu nedenle, iklim krizi gibi küresel bir sorun karşısında sanat, insanlar arasında ortak bir anlayış oluşturabilir ve kültürler arası bir diyaloğu teşvik edebilir. Sanatın kültürler arası anlayışı teşvik eden ve tüm dünyayı ilgilendiren meseleler karşısında birleştirici bir güç olabilecek birçok yönü vardır. İklim krizi gibi küresel bir sorunla mücadelede sanat, insanları bir araya getirerek ortak bir vizyon oluşturma ve kültürel etkileşimi teşvik etme potansiyeline sahiptir.

Ahmet Akoy: Büyük beton kentlerin içinde doğadan uzaklaşıp, bağımızı yitirdikçe toplumca ruhumuzun hastalandığını, pek azımızın bu hastalıktan muaf yaşantısını devam ettirdiğini söyleyebiliriz. Sanat tam da burada devreye girebilir, girmelidir. Ursula Le Guin’in sistem eleştirisini Mülksüzlerle anlatması gibi, Nazım’ın insanca yaşamın ne olduğunu şiirleriyle anlatmaya çalışması gibi, Picasso’nun savaşa karşı duruşunu Guernica ile resmetmesi gibi sanatçı, toplumun körleştiği, hissizleştiği, insanlığından uzaklaştığı karanlık zamanlarda ona kim olduğunu, bir kalbi olduğunu sanatı aracılığıyla hatırlatabilir.

Özellikle son yıllarda sanatçıları iklim krizine karşı aktivistlerle beraber eylemlerde sıkça görüyoruz.

Sizce sanatçılar yeteneklerini insanları harekete geçirmek için nasıl kullanabilirler? Yani iklim krizine karşı sanatçının sorumlulukları nelerdir?

Tuğba Yazıcı: İklim krizi sadece bölgesel düzeyde değil artık küresel düzeyde ve aslında küresel düzeydeki en büyük sorunumuz. Her ne kadar bu sorun diğer tüm sorunlarımız tarafından perdelense de sıklıkla gündeme getirmemiz gereken asıl meselemiz bu. Yaşamı ve yaşamlarımızı bile isteye yok ediyoruz ve bu konuda çok umursamazız. Kaynaklar hiç bitmeyecek gibi tüketiyor, en sonunda biz yok olmayacakmışız gibi yok etmeye devam ediyoruz.

Bu konuyla ilgili farkındalık yaratmak isteyen aktivistler ve sanatçılar birlikte dikkatleri çekmeye çalışıyorlar. Bu eylemsel hareketler artırılabilir, daha çok sanatçı işin içine çekilebilir. Yüksek farkındalık yaratabilecek yapıtlar insanların daha yakın temas edebilecekleri noktalara konumlandırılabilirler. Çoğu zaman asıl temas edilmesi gereken kişilerin erişiminden uzak noktalarda sanatsal eylemler gerçekleştiriliyor. Bu üretimlerin daha çok kitleyle buluşabilmesini sağlayacak organizasyonlar yapılabilir.

Umut Aslan: Sanatçılar, toplumun farklı kesimlerine ulaşabilme gücüne sahip önemli figürlerdir ve iklim krizi gibi büyük bir sorunla mücadelede önemli bir rol üstlenebilirler.  Sanatçılar, sanat eserleri, müzik, tiyatro, dans ve diğer yaratıcı ifade biçimleri aracılığıyla iklim krizi hakkında farkındalık yaratabilirler. Görsel sanatlar, resimler ve heykellerle iklim değişikliğinin etkilerini gösterebilirler. Şarkılar, şiirler ve tiyatro oyunları ile insanları duygusal olarak etkileyebilir ve harekete geçirebilirler.

Sanatçılar, iklim krizine karşı toplulukları bir araya getirmek ve hareketi büyütmek için bir araç olarak kullanılabilirler. Konserler, festivaller, performanslar ve diğer etkinlikler, insanları birleştirebilir ve ortak bir amaç etrafında bir araya gelmelerini sağlayabilir. Sanatçılar, kolektif hareket etmeye teşvik ederek toplulukları güçlendirebilir ve dayanışmayı artırabilirler.

Sanatçılar, kendi etkinliklerinde ve sanatsal üretim süreçlerinde sürdürülebilirlik ve çevre dostu uygulamaları teşvik edebilirler. Örneğin, enerji tasarrufu sağlayan aydınlatma sistemleri kullanabilir, geri dönüştürülebilir malzemeleri tercih edebilir veya seyahatlerini karbon ayak izini azaltacak şekilde düzenleyebilirler. Bu şekilde, sanatçılar kendi örnek davranışlarıyla iklim dostu yaşam tarzlarını teşvik edebilirler.

Kamusal sanatın tanınması ve yaygınlaşması iklim bilinci ve eylemini arttırmada etkili olabilir mi? Toplumsal değişim kamusal sanat ile nasıl sağlanabilir sizce?

Tuğba Yazıcı: İklim bilinci ve eylemini arttırmada kamusal sanatın tanınması ve yaygınlaşması etkili olabilir. İklim değişikliği çok uzak ve bizim olmadığımız bir gelecekte dünyanın başına gelebilme ihtimali olan bir durummuş gibi algılanıyor. Oysa sandığımız kadar uzak bir gelecek yok. İnsanlar olarak birebir ve derinden etkilenmediğimiz sürece bunun bir sorun olmadığı gibi bir algıya kapılıyoruz. Sorun ne kadar somutlaşırsa ve ne kadar yakınımızda olursa o zaman bilinç düzeyinde tartışılmaya ve aksiyon alınmaya başlanıyor. Bu anlamda kamusal sanata, sorunun bilinç düzeyine taşınması konusunda önemli bir sorumluluk yükleniyor. Soruna ne kadar yakın olursak, ne kadar somut hissedersek ve sorundan ne kadar rahatsız olursak o kadar hızlı harekete geçebileceğiz.

açıkALAN projesi ile kamusal sanatın bilinirliğini kullanarak diyaloga alan açan kültür üretimini destekleyen şehirler arası bağlar kurmayı amaçlıyoruz.

Sizce bu doğrultuda gerçekleşen atölye çalışmaları ve gösterimleri esnasında ve sonrasında katılımcı kamusal sanatın etkisi nasıl hissedilecek, değişimler neler olacak?

Tuğba Yazıcı: AçıkALAN projesi ile geçmiş mücadelelerimizle ilgili bir hafıza tazelemesi yaşıyoruz. Bir kere daha ne için mücadele ettiğimizi hatırlayacağız. Bu mücadelelere şahit olmayanlara anlatma fırsatını yakalayacağız. Farklı yerellerdeki mücadele pratiklerini sanatsal bir yaklaşımla görme fırsatını yakalayacağız.

Katılımcılar kendilerini özgürce ifade edebilecekleri için yeni mücadeleleri göğüslemek konusunda daha özgüvenli olacaklarını mücadelelerin yeni liderlerinin doğacağını düşünüyorum. Savunulması gereken daha çok alan olduğunu ve savunabilecek daha çok kişi olduğumuzu fark edeceğiz. Hafife aldığımız gücümüzün kıymetini fark edeceğiz ve daha da güçleneceğiz.

Umut Aslan: Atölye çalışmaları ve gösterimler, katılımcılara kamusal sanatın gücünü ve etkisini deneyimleme fırsatı sunar. Bu etkinlikler, kamusal sanatın toplum üzerindeki etkisini anlatarak ve görsel olarak göstererek farkındalık yaratabilir. Katılımcılar, kamusal sanatın insanları nasıl etkileyebileceği ve toplumsal değişimi nasıl tetikleyebileceği konusunda daha fazla bilgi edinir. Kamusal sanat, toplumda değişim ve dönüşüm yaratma potansiyeline sahiptir. Atölye çalışmaları ve gösterimler, katılımcıları harekete geçirmek, düşündüklerini ve hissettiklerini ifade etmek için cesaretlendirebilir. Bu, katılımcıların sanatın gücünü deneyimlemeleri ve kendi toplumlarında değişim yaratmaları için ilham almaları anlamına gelir.

Ahmet Akoy: açıkALAN ile kamusal sanatın toplumda dönüşüme, kavrayışa, farkındalığa katkısı olacağına inanıyoruz. Çevre mücadelelerindeki handikapları; bölgedeki yerel halkın bütün olarak bir araya gelememesini ve bölgedeki savunucu STK’nın/ların seslerini duyuramayıp ulusaldan destek alamamalarını sayabiliriz. Sorunlu konuyu bu Hemşinli için HES, Bergamalı için altın madenidir, Demreli için serada kullanın zehirli tarım ilaçlarıdır, Kaşlı için dağı taşı saran kaçak yapıdır; bu sorunlu konuları sonuçlarının ne olacağına dair anlatım gücü yüksek bir gelecek projeksiyonu ile ele alan gösterimlerin hem yerel halk üzerinde etkisi olacağına hem de konunun bilinirliğini arttırarak yerel savunucuların ulusalda destek bulmasını sağlayacağına inanıyoruz.

açıkALAN

Kamusal ve katılımcı performans tasarımları.

Leave a Reply